Çetin
118 ÇETİN Ahmet Usta ve ekibi hiçbir zaman bizi sı- kıntıya sokmadı. Bir şey olduğu zaman gö- revi verdiğimizde arkamıza bakmadan dö- ner giderdik. Hiç onu tekrar takip etmek, incelemek, doğru yapıldı mı, zamanında yapıldı mı diye bir endişemiz olmazdı. Polylen büyümeye devam ettiği sürece de kadro artmaya başladı. Kadro arttıkça da Ahmet Usta’nın işleri çoğalmaya başladı. Daha fazla insanı eğitmek zorunda kal- dı. Onlara bir yandan eğitim verirken, bir yandan da babalık yapıyordu. Yani işin her şey olmadığını ve birazcık da işin yanında severek, dostça, kardeşçe, arkadaşça bir şirkette çalışmanın ortamını yaratmaya çalışırken Ahmet Usta da çok fazla dikkat- liydi. Yanında çalıştırdığı insanların bazen tek- nisyenleri, bazen babaları, bazen kötü söyleyen onları doğru yola sokmaya çalı- şan hocaları oluyordu. Benim onunla ilgili çok güzel anılarım var. Tabii bunu konuş- tuğumuzda 20-25 yıllık bir ortak çalışma- yı konuşuyoruz. Bunların bir iki tanesini sizinle paylaşabilirim. Çocuğuna aşırı düşkündü. Onun başarılı olması, onun mesleğinde ilerlemesi saygı görmesi konusunda. Evinde nasıl bir terbi- ye verdi, nasıl bir emek harcadı, onu bile- miyorum. Ama çocuğu Polylen’e, -Çetin- ilk girdiği zaman genç delikanlıyken, babası gibi değildi. Ahmet Usta, diğer elemanla- rına daha yakın duruyordu. Çocuğunu hep böyle zora koşarak, hayatın zorluğunu öğ- retmeye çalışıyordu, yoksa bir şeyleri elde etmek için çaba harcaması gerektiğini mi öğretiyordu, bilemiyorum ama ağırlıkla eski elemanlarıyla diyaloğu devam ediyor. Koşuşturmalı işlere de Çetin ve yanındaki gençleri gönderiyordu. Tabii ki onları da denetliyordu. Ahmet Usta’nın güzel bir huyu vardı. Yani bir çok özellikler var ama en güzel huyla- rından birisi ekibi ve kendisi bir işi dört dörtlük yaptığı zaman gelip bunun rapo- runu veya bilgisini paylaştığında bir gü- ler yüz, bir sırtını okşama ona yetiyordu. Başka hiçbir şey beklemiyordu. İş hayatı boyunca hiçbir zaman bir para muhabbe- timiz olmadı. Polylen’de emeğinin karşılı- ğını verebildik mi onu bilmiyorum. Ama teknisyen seviyesindeki insanların en üst seviyesinde ücretini almıştır. İşini dört dörtlük yapmıştır. Sonra kişisel olarak da, işin dışında da dostluğumuz başladı. Çetin artık yetişmeye başladı, işleri götürmeye başladı. Biz arada bir Ahmet Usta’yla balığa çıkar- dık. Balık hastasıydı, yazlığı vardı, Güzel- yalı’da. Bir sandalı vardı, tahmin ederim sandalı da Çetin almıştı. Çünkü Çetin’den o kadar sitayişle bahsediyordu ki. Çetin daha genç bir arkadaş. O sandala oturdu- ğu zaman ‘Allah herkese nasip etsin. Allah herkese böyle evlat nasip etsin.’ derdi. Sandala biner balığa çıkar ve balık avı bo- yunca Çetin’den bahsederdi. Oğlunun aşığıydı. Ama bunu Çetin’e ne kadar gösterdi bilmiyorum. Çetin’in olma- dığı meclislerde oğlundan sitayişle bahse- der. ‘Allah ondan razı olsun. Bana iyi ev-
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MjAwNTM=