Çetin
47 ÇETİN rıp, getirdiklerine şahit olmuştuk. Fakat öğretmenlerimiz bunları fark etti, gördü ve o çocuklara zayıf not verdi. Ben bayağı güzel bir çekiç yaptığımı ve o çekici çok uzun süre evde sakladığımı hatırlıyorum. Ama şu an kayboldu gitti. Bilmiyorum ne olduğunu. Ama o çekici ben çok uzun süre sakladım. Biz burada torna tesviye dersle- rini gördükten sonra ikinci sene Demirtaş Endüstri Meslek Lisesi’ne indik. Tophane’de Teknik Resim hocamız Ahmet Büke’yi çok iyi anımsıyorum. Allah rahmet eylesin. Resme karşı çok büyük bir yatkın- lığım vardı. Onu fark etmiş herhalde. Be- nimle çok ilgileniyordu. Kara kalemle, ça- lışırdık, o zaman bilgisayar yoktu. Cetvelle bazı şablonlarla teknik resimler çiziyor- duk. Benimle çok ilgileniyordu ve ben iyi not alıyordum. Hatta bana bir karga bu- run çiz dedi. Kendi mesleğinle ilgili. Karga burun çizmiştim ve çok beğenmişti. Sen bunu nasıl çizdin, nasıl düşündün? dedi. Ama teknik resim olarak yani, ölçüleriyle, her şeyiyle. O benim maharetimi çok his- setmiş ve fark etmiş ve bana çok özen gös- teriyordu. Ve hatta bana, sen ilerde bu işte çok iyi olacaksın, derdi. Beni resim yap- maya, yağlı boya resimleri yapmaya teş- vik ederdi. Tabii çocukluk, bizim aklımız o zaman bunlara ermiyordu. Ama bunu ben askerde anladım. Teknik resmin faydaları- nı, resme olan yeteneğimin askerde bana çok faydaları oldu. Birinci sınıftan aklımda kalan anılar bunlar. Sabah geliş - gidişlerimiz bizim Hürri- yet’ten çok sıkıntılıydı. Ama biz bunları çok hissetmiyorduk. Keyifle gider gelirdik. Belediye otobüsüyle gider gelirdik. Şimdi- ki gibi okul servisleri yoktu. Ama elektrik- te, hem elektronikte hem de torna tesvi- yede değişik arkadaşlarla tanıştık. Onlarla mahalleden beraber gider gelirdik. Şu an iyi bir sanayici olan herkes tarafından ta- nınan, otomotiv yan sanayi sahiplerinden Hüseyin Kul, o zaman benim okulda torna tesviye bölümünde tanıştığım arkadaşla- rımdan biriydi. O yalnız evde kalmıyordu. Yurtta kalıyordu. Bursa dışından gelmişti. İkinci sınıfa Demirtaş Endüstri Meslek Li- sesi’nde başladığımızda ben okula gidip gelme konusunda biraz rahata erdim. Pars Kiremit’in sahibinin oğlu Celalettin Erdön- mez benim Hürriyet’ten çocukluk arkada- şımdı. Babası ona bir tane araba almıştı. O araba Bursa’da ilk alınan 3.20 BMW idi. Ördek başı yeşili, 16 EN 111 hiç unutmam plakasını. İkizdi onlar, ikisine de bir tane BMW almıştı. Biz okula beraber giderdik. O torna tesviye okuyordu, beni Demirtaş’a bırakırdı ve Tophane’ye giderdi sabahları. Bu her zaman değildi ama. Haftanın iki günü, üç günü beraber giderdik. Akşamla- rı da buluşurduk Heykel’de bir tur atardık. O zaman Heykel’de tur atmak, öğlende ve akşamda büyük bir keyifti. Köşede Kız Lisesi’nin boşalmasını beklerdik. Kız arka- daşlarımızı beklerdik. Sonra yaz tatilinde ben yine babamla ça- lışmaya başladım. Babam, ‘bak artık dip- lomalı adam olacaksın, bu işleri çok iyi öğrenmen lazım. Bunların sana ilerde çok faydası olacak. Ona göre kendini işe ver
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MjAwNTM=