Çetin
52 ÇETİN yapıyorsun, deyince hocam ben burada çalışıyorum, dedim. Hocam, ben televizyon alacağım ama bir şartla alırım, bu akşam anteni kurmanız lazım, dedi. Kar da yağıyor, o gün çatılar- da kar vardı. Çatı karlı, bir de öğretme- nimiz kendisi. Veysel abi olmaz deyince, ben kurarım, hocama anteni kuracağım, dedim. Tamam sen bilirsin, dedi. Benim Selahattin Vural diye bir arkadaşım vardı. Motor bölümünde, onu hep yanıma alırdım. Hürriyet’ten tanıdığım bir arkada- şımdı. Biz televizyonu aldık götürdük eve. Selahattin Vural, Amerika’da şu an. Okulu bitirdikten sonra askere gitmeden Ameri- ka’ya gitti ve kaldı. Orada TIR şoförlüğü yaptığını kardeşinden bir kere duymuş- tum. Neyse biz çatıya çıktık, baktık kar var çatı- da. Gittik bir yerden halat bulduk, bacaya belimizden bağladık kendimizi. Düşmeye- lim diye. Anten de altı metreydi zanneder- sem. Boruyu dikerken, biz boruyu elimiz- den kaçırdık. Namazgah’ta bir apartman. Direk elektrik tellerinin üzerine düştü. Tabii teller koptu, elektrikler kesildi. Biz korktuk. Her şeyi bırakıp kaçtık. Dün gibi hatırlıyorum. Öğretmenden korktuk, ma- halleliden korktuk, döverler diye kaçtık. Mahalleyi yılbaşı gecesi elektriksiz bırak- tık. Neyse ertesi gün mü, bir kaç gün son- ra mı, öğretmen dükkana geldi. Sordu ne yaptınız, ne ettiniz, niye böyle oldu. Biz de anlattık kendisine. Anlayışla karşıladı. Ama sizi çok aradık merak ettik, biz de korktuk, hem sizden hem komşulardan, dedi. O gece bütün mahalleyi elektriksiz bıraktınız, dedi. TEDAŞ gelmemiş yılbaşı gecesi diye. Bu unutamadığım anılardan birisi. Bu anten işini daha sonra ben bayağı geliş- tirdim. Hem para kazanıyordum, hem de ekonomik durumu bozuk olan arkadaşla- rıma yardım ediyordum. 15 günde bir çok özel bir lokantada yemek yerdik. Onları götürürdüm, ben ısmarlardım. Para kaza- nıyordum, çünkü. O zamanın parası bir anten dikmeye 50 lira alıyorduk. İyi paraydı. Bazı arkadaş- larım yurtta kalıyordu aileleri aylık 50 lira yolluyordu. Bu şekilde ben bu işi büyüt- tüm. Aşağıda Çancılar caddesine yakındık. Halıcılar da televizyon satıyordu. Ben on- lara da başladım, anten dikmeye. Hatta Hüseyin Ersayın’ın babası rahmetli olmuştur herhalde, onunla da görüşür- düm. Ona çok anten dikerdik. Arkadaş- larıma da öğretmiştim. Ama işin başında bendim. Parayı ben alıyordum. Beraber paylaşıyorduk. Bu şekilde işler büyüdü. Bayağı iş yapıyorduk. Cumartesi, pazar hiç boş durmazdık. Anten dikerdik. Bir de Hasan Uludağ vardı. Çocukları şimdi Fatih Sultan Mehmet Bulvarı’nda. Ona da çok anten dikmiştim. Hala onlarla, görüşüyo- ruz. Eski belediye başkanımız Reşat Oyal, Poly- len’de müdürdü. Ona bir tane anten dike- ceğiz, ama motorlu dikeceğiz, dedi babam. Motorlu dediğim aşağıdan anten dönüyor-
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MjAwNTM=