Çetin

55 ÇETİN Bir gün Hürriyet’teki ilk dükkanımda otu- ruyordum. Elinde bir ütüyle geldi, o ho- cam. Beni tanımadı. Ben ütüyü tamir ettir- mek istiyorum, dedi. Benim camda da ütü tamir edilir, diye ya- zıyordu. Ben senin gibilerine tamir yap- mam, dedim. Bu mosmor oldu. Ne demek istiyorsun, dedi. Eski deliliği üzerinde. Çok sert bir hocaydı. Hanımı çok iyiydi o da İn- gilizce öğretmeniydi. Ben de Fransızca’yı nasıl seçtim bilmiyorum. Tesadüf belki. Neyse bu öyle bir şaşırdı ki, ne demek isti- yorsun sen, dedi. Ben senin talebelerinden biriydim. Bizi yumrukla dövüyordun, de- dim ortaokuldayken. Ben senin gibi ada- ma ütü tamiri falan yapmam. Git bu dük- kandan. Bu arkasını döndü kös kös gitti. Ben hayatım boyunca bir tek bu öğret- menime saygısızlık yaptım. Bu konuda yaptım. Ama diğerleriyle hep ilişkilerim devam etti. Hala sağ olanlardan bazılarıy- la görüşürüm. Ölen hocamın cenazesine dahi gittim. Hala oğluyla görüşüyorum. Oğlu da bizim meslekten başka bir işte. Ara sıra gelir buraya. İyi yaptığıma ve ona iyi bir ders verdiğime inanıyorum. Böyle bir şey oldu dükkanı açtıktan sonra, tesa- düf. Demek o da bizim oralarda bir yerde oturuyordu.”

RkJQdWJsaXNoZXIy MjAwNTM=