Çetin

“İsmet Amca, film kiralayacağım ama İb- rahim Amca depozito istiyor” deyince ben hallederim, yanıtını alır. Ve İsmet Tunaboy- lu ile beraber Foto Aloy’a geçerler. Böylece Çetin’in sinemacılık günleri başlar. Çetin filmi kiralar. Hürriyet Mahallesi’n- deki Mithat Paşa sokaktaki evlerine gider. Evlerinin tam karşısında komşuları Ziraat Okulu’nda çalışan İbrahim beylerin evi vardır. Sokakta iki evin arasına perde ge- rilir. Gece herkes sandalyesini ve çerezini getirir. Çetin kişi başına 25 kuruş alır. Film izlen- dikten sonrası arkadaşları ile sohbet eder. Böylece hem filmin kirası çıkar, hem de Çetin’e harçlık kalır. O günleri Çetin Öztunalı şöyle anımsar: “Bir yandan okul devam ediyordu, bir yandan da antencilik işi. Babam bana İs- viçre’den bir Amerikan malı 8 mm’lik sine- ma makinası getirmişti. O makine ile hafta sonları Heykel’deki Foto Aloy’dan film ki- ralar, mahallede İbrahim Amcaların evi ile bizim evin arasında perde gerer sessiz film oynatırdım. Hem eğlenirdim, hem filmin kirasını, hem de harçlığımı çıkarırdım. Babam bu işlere çok meraklıydı. Hem fo- toğraf makinası vardı, hem de film maki- nası ve kamerası. Kamera ile bizleri filme çeker, onları yıkatır sonra evde seyreder- dik. Benim belki de fotoğraf merakımın temelinde babamın bu merakı yatıyor. O günlerden ve babamdan etkilenmişim. O zamanlar birileri çıkıp da gün gelecek, elinde kablosuz telefonla dolaşacaksın, yurtiçi, yurtdışı konuşabileceksin. Ayrıca, fotoğraf ve filmi orada çekip, hemen ister- sen izleyecek, istersen perdeye yansıtacak- sın deseydi, herkes aklından şüphe ederdi. Teknolojinin bu hızlı gelişimini yaşadık.” ÇETİN 58

RkJQdWJsaXNoZXIy MjAwNTM=