Çetin
65 ÇETİN dedi. Hala tüylerim diken diken oluyor. 40 sene olmuş, heyecanlanıyorum hala. Ben izni duyunca tabii, bir ay olur mu 15 gün- de bitirdim. Gece gözlerim akıyor. 0,5 ra- pido kalemle şablonla harf yazıyorum, tek tek kelimeler yazıyorum, cümleler yazıyo- rum. Plan yapıyorum. Aydıngeri hiç batır- mıyorum. Daha önceki hatalar yapmış bir sürü kişi batırmış aydıngeri. Temizledim hepsini, gece gündüz. Sadece uyumaya gi- diyorum, koğuşa. O kalemle, cetvelle yazardık yazıları. Cet- veli dikiyorduk, şablonu ona dayayarak, harf harf boşluklarını hesaplayarak yazı yazıyorduk. Ama ben çok keyif alıyordum. Ben hala bir resim olduğunda burada elimle çizerim resmi. Siz bilgisayara dö- kün derim çocuklara. Çokta sevdiğim bir dersti. Komutanım verdiği iş 15 günde bitti, ama beni izne yollamadılar. Yazıhaneye geçtik. Burada yazıhanedeki fotoğrafım var. Bu yanımdaki ise Ersel Altıparmak’ın karde- şi Ersin Altıparmak. O tabur komutanının postasıydı. Ben yazıcısıyım, o postası. Ya- zıhanede beraberiz, Ersin de yanımda bu- lunur. Biz başladık çalışmaya. Hem dakti- lo, hem desinatörlük. Şimdiki hala görüştüğüm ve Bursalı olan emekli binbaşı Ali Rıza Mutluer, bizim bölük üsteğmeniydi. O da Kıbrıs’tan yeni gelmiş. Kıbrıs gazisiydi. Kabına sığmayan, karateci, kafasıyla on tane kiremit kıran elleriyle, ayaklarıyla karate yapardı. Gös- terilerde yer alıp gösteriler yapan bir ko- mutanımızdı. Benim Bursalı olmamdan dolayı yakınlığımız oldu. Ama hiç kullan- mazdı onu. Benim böyle güzel yazılar ve resimler yaptığımı görünce, şimdiki eşiyle o zaman görüşüyorlarmış. Bana arada bir notlar yazdırırdı. Şiirleri resimlerdim, ona yollarmış.”
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MjAwNTM=