Previous Page  63 / 152 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 63 / 152 Next Page
Page Background

62

Anadolu’da sanayi ve iş dünyasının örgütlenme sürecindeki ilk model

Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği

Zorlu, Nuri Tike, Işık Uğurtuğ, Sinan Baykal, Tuğrul Karasarlıoğlu, Mehmet İyigüllü, Mustafa Taşdelen, Naci Şahin,

Mustafa Kırcı, Ertuğrul Kaplan, Nurullah Altınsoy, Haluk Oyal”

isimleri vardır.

Coşkun İrfan

seçime BUSİAD için düşündüğü

Sihirli Kare

si’yle hazırlanır. Kitapçığında bu vardır. Coşkun İrfan o dönemi

şöyle anlatıyor:

“BUSİAD’ın her komitesinde görev yapmıştım. Ülkemiz 2000’li yıllara giriyordu. O dönem ilginç bir dönemdi. BUSİAD’ı 2000’li yıl-

lara kafamdaki

‘Sihirli Kare’

formülü ile taşıyacağıma inanıyordum. Bu kare

‘Bursa’ya yönelik hedefler, Busiad’a yönelik he-

defler, AB çalışmaları, dış ilişkiler, yayın ve araştırma hedefleri, Hükümet ve hükümet politikaları ile ilgili hedefler’

den

oluşuyordu. İyi bir hazırlık dönemi geçirdik. O dönemler Bursa’daki mevcut dengelerin dışında çeşitli gruplar da vardı. Örneğin

bunlardan bir tanesi de başını

Adil Gökçadır

’ın çektiği

Kopenhag Grubu

diye adlandırılan gruptu. Seçimi kazanmak üzereydik.

Ama son anda bu grup karşı tarafı destekledi. Seçim günü çok az gelmeyen oldu. Benim listemden sadece ben, Beysel’in listesini

deldim. Doğal olarak da daha sonraki çalışmalarına katılmadım.”

Sonunda seçim gerçekleşir ve kazanan taraf

Celal Beysel

ve arkadaşları olur.

Celal Beysel, dönemini anlatmadan önce BUSİAD’la ilk ilişkilerini şöyle özetlemekte:

“Ülkemizin tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş süreci, değişik yön ve disiplinlerde, geniş yelpazede pek çok çabayı ge-

rektirmiştir. Arz-talep kanunu çerçevesinde ve girişimcilerimizin çalışma ve becerileri ile varılan sanayileşmenin yanında, siyasiler

ve bürokratların sanayiye, sanayiciye ve iş adamına bakış açılarının değiştirilmesini sağlamak da bu çabalar arasında önemli bir

yer tutar. Bu çabalar özellikle Özal döneminde, onun politikaları çerçevesinde yeşerip boy atacak ortamı bulmuştur. Bu değişim-

de STK’ların rolünü de azımsamamak gerekir.

Sene 1984, Özal’ın iktidarının ilk ayları idi. Siyasiler ve bürokratlar sanayinin gelişebilmesi için ülkede nasıl bir ortamın gerekti-

ğinin henüz yeterince farkında değillerdi. Bunun sonucu örneğin Bursa gibi otomotiv ve tekstil sanayinde 1970’li yıllarda önemli

adımlar atmış ve ülkede lider konumuna gelmiş olan bir şehrin sanayicisi yurt dışından gelmiş, fabrikasının önünde kamyon

içinde bekleyen malını gümrükleyebilmek için İzmit gümrüğünden rapor getirmesi gerekiyordu. Sanayicinin kendi konusuna

odaklanmasını, gelişmesini engelleyen zaman, personel ve maddi kayıplar demekti bu. Bol personel ile çalışan büyük sanayici

bu işi elemanlarına yaptırıyordu. Küçük ve orta boy sanayici ise kimsenin umurunda değildi. Ben de 32 yaşındaydım ve sanayici

olma hevesinde, küçük firmamın ithal ettiği malları gümrükten geçirebilmek için ayda 2 kez bir personelimi İzmit’e göndermek

zorunda kalıyordum. Üyelerinin büyük bölümü aynı sorunları yaşayan KOBİ’lerden oluşan BUSİAD’a uygun, çözmesi gereken,

çözebileceği bir görevdi bu. Hele BUSİAD kurucularından

Ahmet Kurtcebe Alptemoçin

’in

Özal’

ın bakanlarından biri olduğu

gerçeği de göz önüne alınınca…

Konuyu o zamanlar BUSİAD Yönetim Kurulu üyesi olan babama açtım, o da yönetime davet edilip konuyu anlatmamı sağla-

dı. Rahmetli Doğan Ersöz de babacan bir tavır ile

“Evladım, bizde usul şöyledir, bir konuyu getiren, çözümü için de çaba

gösterir, kendini BUSİAD tarafından görevlendirilmiş addedip gerekeni yap.”

dedi. Ben de Ankara’ya gittim, Kurtcebe

Alptemoçin’i ziyaret ettim, konuyu anlattım. Kendisi konuyu destekledi, gerekli kişilerle görüşmemi sağladı. 3-4 ay sonra Bursalı

sanayici artık raporu İzmit’teki PETKİM’den değil, Uludağ Üniversitesi’nden almaya başlamıştı bile.

Bu olay bana, Sivil ToplumÖrgütlerinin ne işe yaradıkları konusunda önemli bir ders vermiştir. Asıl itibariyle bireysel olan, ancak

aynı STK’nın diğer üyelerini de ilgilendiren bir sorunun, o STK’nın ilişki ağının doğru kullanılıp sonuçta yine de bireysel bir çaba