Previous Page  27 / 152 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 27 / 152 Next Page
Page Background

26

Anadolu’da sanayi ve iş dünyasının örgütlenme sürecindeki ilk model

Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği

Beni çok sıcak karşıladı ve yapmayı düşündüğü işi anlatmaya başladı. Konuşmayı seviyordu. İşin kısaca özeti, Cumhuriyet Cad-

desi’ndeki toptancıları atlayarak, bakkallara doğrudan, ambalajlı gıda maddesi, un ve bakliyat servisi yapmaktı. Bu iş, Bursa’da

hatta Türkiye’de ilk olacaktı. Bir yenilikti. Karşısındaki kişiyle, çok iyi iletişim kuruyordu. Çok rahattı. Çok farklı bir patron tipiydi.

Patrondan çok, güvenilir bir halk adamı tipini çiziyordu. Hiç itici değil, aksine çok sempatik görünüyordu. Kafamdaki kötü, sömü-

rücü, kaba saba patron tipi birden bire uçup gitmişti.

Aradan yıllar geçti, Doğan Bey’le çok yakın çalıştık. Doğan Bey nedeniyle, zihnime yerleşen, iyi niyetli, açık fikirli, Beyefendi, ile-

tişimi kuvvetli, bilgili patron tipi hiç değişmedi. Çünkü, Doğan Ersöz daha ilk görüşmemizde, o yılların ideolojik, kötü ve çalışanı

sömüren patron imajını birkaç dakikalık görüşme ile silip çöpe atmış ve çizgisini korumuştu.

Böylece, Doğan Ersöz’le aramızda başlayan, baba-oğul, bilge adam- öğrenci ilişkisi, ölümüne kadar devam etti. Ben ondan çok

şey öğrendim. O da benden çok şey öğrendiğini hep söylerdi. Üzerimdeki etkisi, hala devam ediyor.

”Hayatta varlıklı olmak değil, var olmak önemlidir.”

sözünün ne kadar önemli olduğunu ben ondan öğrendim. Bu söz bana

göre, yaşam savaşının sonunda, varlığı yenerek, var olmanın galip gelmesi gerektiğini anlatan felsefi bir anlayışı anlatır.

Doğan Ersöz, ailesine bağlı, gelenek ve görenekleri hiçbir zaman unutmayacak bir şekilde yetiştirilmiş, geçmişini unutmayan

birisi idi. Yüksek Ticaret’te okurken bile, babası Burhanettin Ersöz’ün misafirlerinin çay ve kahve siparişlerini alırmış. Böylece,

babasının misafirlerine verdiği değeri göstermesine yardımcı olduğunu söylerdi. Babasının bu ve benzeri uygulamalarının, o’nu

tevazu sahibi ve hoşgörülü yaptığını anlatırdı.

Doğan Ersöz, çok okuyan, hatta bir kitabı iki kere okuyan, ailesi ve toplum için yaşayan farklı bir kişilikti. Örneğin, bir çok kişi O’nu,

bahçede, bağda, tarlada, yalınayak, çapa yapan bir patron olarak hatırlar.

Yaşadığı yılların en popüler semti için,

“Çekirge caddesinden varlıklı insanlar çıktı, ama var olamadılar.”

derdi.

Çok sevdiği Turgut Akben’in deyimiyle, ramazanlarda lüks otellerde verilen yemekler yerine, sokaklarda seyyar satıcılarla iftar aç-

mayı severdi.

”Zenginin düğününe, yemeğine, herkes gider, önemli olan zenginin kapıcısının düğününe gidip, masasına

oturmak.”

derdi.

İşinden daha fazla BUSİAD için zaman ayırdığı söylenebilir. Çünkü, BUSİAD aracılığıyla yaptığı işi, kendi işinden daha çok seviyor-

du. Gazeteci veya edebiyatçı olmak isterdi. BUSİAD aracılığıyla daha büyük işler yapabileceğini, var olabileceğini, sık sık tekrar-

lardı. Kısacası, BUSİAD’la ilgili işleri çok seviyordu.

Doğan Ersöz, ilk yıllarda, BUSİAD’ın bir çok işini kendisi yapardı. Küçük daktilosu ile kararları yazar, gazetelere gönderilecek olan

ve el yazısı ile yazdığı haberleri temize çekerdi. BUSİAD’a daha sonra bir sekreter ve hizmetli alındı.

İlk iki genel kurul için, Ersöz Un Fabrikası’ndan çalışanları getirdiğini çok iyi hatırlıyorum.

Ben, BUSİAD’ı 1976 yılında, yani doğmadan iki sene önce ondan öğrendim. Ve 1994 yılına kadar BUSİAD’ın ekonomi danışmanı

olarak onunla birlikte çalıştım. İsimsiz binlerce sayfa yazı yazdım. Her yazıyı dikkatle okur, kendi anlatımıyla süsler ve gazetecilere

aktarırdı. Yazılara mutlaka katkıda bulunurdu. BUSİAD olarak, üç ayda bir kahvaltılı basın toplantıları ile yayınladığımız ekono-

mik raporlar çok ses getirirdi.