

96
Anadolu’da sanayi ve iş dünyasının örgütlenme sürecindeki ilk model
Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği
bir tabak kuru fasulye, 5 kuruşa da bir ekmek. 20 kuruşa karnımızı doyururduk. Sigorta yok, hirbir şey yok. Sabah saat 7, akşam
usta ne zaman giderse o zaman paydos. Saat yok. 8 olur, 10 olur, 11 olur... Usta gidecek, ondan sonra bırakacaksın işi. İmkanı mı
var, o bırakmadan çıkmanın. Bir gün köye gittim. Ağaçtan geldiğim için işi kavrıyorum. Bir baba dostum vardı. Konuştuk falan.
Kendim dükkan açmak istediğimi söyledim. Bana,
“Müşterilerin sana iş getirelim, bırak ayrı dükkan aç diyorlar mı?”
diye
sordu. Yok öyle birşey.
“O zaman çalışmaya devam edeceksin. Açmayacaksın dükkanı. Araba yaptıranlar seni zorlaya-
caklar, dükkan aç senden alalım diye.”
dedi. Neyse 6 ay geldi, başladı işler uç vermeye. Ama bizde sermaye yok. Bir tek odalı
evde oturuyorum. Aylık kira 20 lira. 1959’da kırdık yardık, 18 bin lira ödünç para buldum. Bin lira istedim2 bin lira verdiler. Onunla
ahşap karoseri üzerine dükkan açtım. 1964 yılına kadar ahşaptan karoseri yaptım. Sonra alüminyum işine girdim. Sonra bugüne
geldik. Tabi arada neler var, neler. Fırsat olursa anlatırım.
İsmail-Ali İhsan Yeşilova.
Bir hatıram daha var. Bizde atasözleri vardır. Köyde derler ki “
Oğlun varsa el ekmeği tattırma, kızın varsa el yatağında yatır-
ma.”
Yani oğlunu başkasının yanında çalıştırma, kızın varsa yalnız bırakma. Tabi biz bunu düstur yaptık, geceyi gündüze kattık.
Ali İhsan’ın annesi de çok büyük kahramanlıklar yaptı, bize çok büyük destekler verdi. İki çocuğumuz var. En çok onlarla gururla-
nıyorum. İki işadamı yetiştirdim. Daha bir kez “
Senin çocuğun şöyle yaptı, böyle yaptı.”
diye şikayet gelmedi. Bunun için çok
mutluyum. Ben de çok büyük babalık yapıyorum. Birşey alırken kaça aldın diye sormam. Hepiniz büyüksünüz. Bir oğlan evladı
alsın, satmasın. Satan adamla da arkadaşlık yapmayın. Birisi satıyorsa hep, hazır yemeye alışmıştır. Bir gün olur sana zarar verir.
Alsın adam ama satmasın. Hayvan pisliği toplasın, yığsın, para eder...
Talat Diniz:
Babamın duası, şu oldu, Bir gün bize
“Oğlumben at arabası yapıyorum, inşallah siz otomobil yaparsınız.”
dedi.
Hakikaten tuttu. Bugün onu yapıyoruz. Böyle de bir ileri görüşü varmış rahmetlinin. Bir başka ileri görüşü de şuydu: Bize “
Sakın
oğlum devlet memuru olmayın.”
dedi. Onu söylediği dönemlerde devlet memurları şahane hayat yaşarlardı, esnaf sürünürdü.
Bir polis bile 40 liramaaş alırdı. Bayağı güzel yaşardı. Babamat arabası yapıyordu, sonradan palazlandı ama ilk zamanlarda çok
sıkıntı çekti.
“İki ortak bir Birinci sigarasını paylaştığımız günler olurdu.”
derdi babam. Esnaf bu kadar sıkıntıda iken baba-
mın ne ileri görüşü varmış. Hasbel kader öğretmen oldum, ama kafamda hep serbest çalışmak vardı.