Previous Page  90 / 162 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 90 / 162 Next Page
Page Background

Belgeler ve Tanıkların Işığında DOSAB’ın 25 Yılı

89

Belgeler ve Tanıkların Işığında DOSAB’ın 25 Yılı

ALİ YEDİKARDEŞ

(14 Şubat 1996-17 Şubat 1997)

Ali Yedikardeş, 14 Şubat 1996 ve 17 Şubat 1997 tarihleri arasında DOSAB Yönetim Kurulu

Başkanlığı’nı, 1994-1996 yıllarıda da DOSAB Müteşebbis Heyet Üyeliği yaptı. Ali Yedikardeş o

günleri şöyle anlattı:

“Ben 1951 Bursa doğumluyum. Bursa çocuğu sayılırız. Herkes gibi bizde Bursa’ya muhacir

gelmişiz. Ama tabi Bursa’da doğduk. Kendimizi Bursalı olarak biliyoruz. Yıllarca santral gara-

jın orada otelcilik yaptık. Turizm ile ilgilendik. Bursa’da biraz kendimize gelince otelcilik işini

bırakalım da ‘Okuyalım dokuyalım.’ dedik. O zamanlar ‘Okur musun? Dokur musun?’ diye bir

deyiş vardı. Dokumacılıkla ilgilendik.1988’de DOSAB’dan yer aldık.1989’da fabrikamızı yaptık.

1990’da iş başı yapacağız. Makinayla her şey tamam. Sonra körfez krizi girdi. Kader bu ya. Ama

yılmadık mücadele ettik.

Ben DOSAB’ın ilk de kuruluşunda yoktum. O zaman fabrika daha yeni inşaat aşamasında

olduğum için yoktum. Sonraki dönemlerde DOSAB’da bulunduk. Tabi o zamanki şartları ka-

meralara çekseydik, hiç çekmedik hatada yaptık, bir alemdi o günler. Fabrikalara gelemiyorduk.

Çamur içerisinde kendi imkânlarımızla kömür bulup, yolları düzelttik. Elektrik deseniz yok. TE-

DAŞ’a gidiyorsunuz bir şey çıkmıyor. Fabrikada elektrik yok. Kendin elektrik alacaksın. Elektrik

çekeceksin. Ondan sonra onu TEDAŞ’a belgeleyeceksin. Bazı günler 24 saat, bazı günler üç gün

cereyan yok. Tabi oralardan buralara kadar geldik. 1992’de ben DOSAB yöneticiliğine başladım,

O zaman yollar nasıl yaptırılırdı, belediyelerle uğraştık. Demirtaş Belediyesi’yle ilişkilerimiz var.

Büyükşehirle, Köy Hizmetleri ile yolları yaptırmak için gidiyoruz. Karayollarına, Devlet Su İşle-

rine. Onlara mazotun parasını biz verelim, makineyi siz verin, yolları açın, yollarımızı yapın, di-

yoruz. ‘Yollarımızı soğuk asfalt yapın.’ diye diye bu hallere geldik. O zamanlar her şey çok zordu.