

Belgeler ve Tanıkların Işığında DOSAB’ın 25 Yılı
◀
77
Belgeler ve Tanıkların Işığında DOSAB’ın 25 Yılı
karşı çıktık. Ticaret odasına dahil olduğumuz zaman, bizim buraya hizmet çok zor gelir. Biz
kendi kendimizi yönetirsek, hizmeti daha iyi yaparız, daha güzel olur, bu şekliyle karşı çıktık.
BTSO’dan bir cankurtaran istedik. Bir tane cankurtaran verdi. Bir defa marşa bastı, bir
daha basmadı, aküsünü değiştirmek zorunda kaldık. Böyle bir cankurtarandı. Orada hurdaya
ayrılmış.
Ankara’lara kaç defa gidildi gelindi. Bu DOSAB’ın organize olması için. Orada ben hiç
unutmuyorum, Ali Yonca diye bir adam, burası OSB olması için, etrafından böyle 50’şer metrelik
yol alacaksın, ondan sonra ben size organize olması için izin vereceğim. Ali Bey, ‘Bizim oturma-
ya yerimiz yok, yönetim binamız yok, kulübede oturuyoruz. 50 metrelik yolu nasıl yapacağız?
Sen burayı devlet kuruluşumu zannediyorsun? Devletle mi alınacak bu?’ diye anlattık.. Ondan
sonra buradan bir şuyulama yaptık. Birinci, geldikten sonra ikinci bölge diye tabir edilen bir
yer var. Şimdi bu camiden öbür taraf. Buralarda yönetim ikiye üçe ayrıldı. Hatta orada ayrı bir
dernek kuruldu. Karaer, orası uzak hizmet çok zor gider, diye düşünüyordu. Uzun süren tartışma
döneminin ardından bu birleşme sağlandı. Mustafa Karaer ikna edildi, diğer arkadaşlar ikna
edildi, birleştirildi. Ondan sonra DOSAB adı altında devam etti. O zamanlar da iki bölge, üç
bölge olabilirdik. Mesela eğer zıt gitseydik. Niye zıt gitmedik, birlik olduğumuz zaman her şeyin
üstesinden geliriz, dedik. Ve birlik olduk. O şekliyle DOSAB şimdiki haline gelmiş oldu.
1991-1992 yıllarında oldu bunlar. O senelerde Necati Çetinkaya vali olarak geldi buraya. Her
gelen bizim tüzüğümüzde müteşebbis teşekkül heyeti başkanı olarak geçer. O senelerde Necati
bey buraya vali olarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden buraya vali olarak geldiği zamanlarda
o sağ olsun epey bir destek oldu. Çok iyi bir insandı, çok oturduk onunla burada. Biz kulübe-
deyken klimamız bile yoktu. Kulübede toplantı yaparken camları açardık pervanelerle toplantı
yapılıyordu.
Veli Bettemir
Sık sık elektrikler giderdi. Artı telefon diye hiç bir şey yoktu. O
senelerdeki bölge müdürü rahmetli oldu, şimdi. Genel müdür
olarak Bursa’dan Ankara’ya tayini çıktı. Veli Bettemir vardı,
yardımcısı da Yıldız Öztürk. O da hemşehrim Kayserili. İsim
tuttuğu için, soyisim hep abi kardeş gibiydik. Onlarla gece saat
11’e kadar, şimdiki şu itfaiyenin arkası karakolun arkası olan
bölümde gece 11’lerde, 12’lerde direk diktik. Telefon kofrası di-
yorlar. Bir hattan 17 tane telefon bağlanıyormuş. Eğer 17 kişi-
den birisi konuşursa, 16’sı sıra bekliyordu. Öyle öyle sağ olsun
Veli bey Allah razı olsun, hem buraya hızlı bir şekilde santral
kurulmasını, PTT’nin kurulmasını emretti, yapıldı. Başladık,
bu arada yapılırken PTT buradan gitmeye kalktı. Köye gitsin,
hizmet alamıyoruz, dedi köylüler. Allah rahmet etsin Veli beyi
direk telefonuyla aradım. ‘Sayın müdürüm buradaki PTT’yi gö-
türüyorlar. Halbuki bizim zarfımız, her şeyimiz burada, ekibi-
miz köyden almaya gidiyorlar.’ dedim. ‘Sen hemen bekle orada.’
dedi. Hemen telefonla buradaki baş müdürlüğü aradı ve öyle-
likle kaldı. Yoksa buradaki PTT şu andaki köye gidiyordu. Biz burada hizmeti oradan alacaktık.
Gelecektik, gidecektik o senelerde. Elektrikte ikide birde kesilir. Hatta trafo yenilenmesinde ko-
mitede beni orada görevli yaptılar. O arada çalışan ekiplerle burada gece saat 10’lara kadar çalış-
tırdık. Yemekleri burada ben kendi yemekhanemde verdim. Bu insanlarla yenilendi. Bir doğu ve