Previous Page  78 / 162 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 78 / 162 Next Page
Page Background

Belgeler ve Tanıkların Işığında DOSAB’ın 25 Yılı

77

Belgeler ve Tanıkların Işığında DOSAB’ın 25 Yılı

karşı çıktık. Ticaret odasına dahil olduğumuz zaman, bizim buraya hizmet çok zor gelir. Biz

kendi kendimizi yönetirsek, hizmeti daha iyi yaparız, daha güzel olur, bu şekliyle karşı çıktık.

BTSO’dan bir cankurtaran istedik. Bir tane cankurtaran verdi. Bir defa marşa bastı, bir

daha basmadı, aküsünü değiştirmek zorunda kaldık. Böyle bir cankurtarandı. Orada hurdaya

ayrılmış.

Ankara’lara kaç defa gidildi gelindi. Bu DOSAB’ın organize olması için. Orada ben hiç

unutmuyorum, Ali Yonca diye bir adam, burası OSB olması için, etrafından böyle 50’şer metrelik

yol alacaksın, ondan sonra ben size organize olması için izin vereceğim. Ali Bey, ‘Bizim oturma-

ya yerimiz yok, yönetim binamız yok, kulübede oturuyoruz. 50 metrelik yolu nasıl yapacağız?

Sen burayı devlet kuruluşumu zannediyorsun? Devletle mi alınacak bu?’ diye anlattık.. Ondan

sonra buradan bir şuyulama yaptık. Birinci, geldikten sonra ikinci bölge diye tabir edilen bir

yer var. Şimdi bu camiden öbür taraf. Buralarda yönetim ikiye üçe ayrıldı. Hatta orada ayrı bir

dernek kuruldu. Karaer, orası uzak hizmet çok zor gider, diye düşünüyordu. Uzun süren tartışma

döneminin ardından bu birleşme sağlandı. Mustafa Karaer ikna edildi, diğer arkadaşlar ikna

edildi, birleştirildi. Ondan sonra DOSAB adı altında devam etti. O zamanlar da iki bölge, üç

bölge olabilirdik. Mesela eğer zıt gitseydik. Niye zıt gitmedik, birlik olduğumuz zaman her şeyin

üstesinden geliriz, dedik. Ve birlik olduk. O şekliyle DOSAB şimdiki haline gelmiş oldu.

1991-1992 yıllarında oldu bunlar. O senelerde Necati Çetinkaya vali olarak geldi buraya. Her

gelen bizim tüzüğümüzde müteşebbis teşekkül heyeti başkanı olarak geçer. O senelerde Necati

bey buraya vali olarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden buraya vali olarak geldiği zamanlarda

o sağ olsun epey bir destek oldu. Çok iyi bir insandı, çok oturduk onunla burada. Biz kulübe-

deyken klimamız bile yoktu. Kulübede toplantı yaparken camları açardık pervanelerle toplantı

yapılıyordu.

Veli Bettemir

Sık sık elektrikler giderdi. Artı telefon diye hiç bir şey yoktu. O

senelerdeki bölge müdürü rahmetli oldu, şimdi. Genel müdür

olarak Bursa’dan Ankara’ya tayini çıktı. Veli Bettemir vardı,

yardımcısı da Yıldız Öztürk. O da hemşehrim Kayserili. İsim

tuttuğu için, soyisim hep abi kardeş gibiydik. Onlarla gece saat

11’e kadar, şimdiki şu itfaiyenin arkası karakolun arkası olan

bölümde gece 11’lerde, 12’lerde direk diktik. Telefon kofrası di-

yorlar. Bir hattan 17 tane telefon bağlanıyormuş. Eğer 17 kişi-

den birisi konuşursa, 16’sı sıra bekliyordu. Öyle öyle sağ olsun

Veli bey Allah razı olsun, hem buraya hızlı bir şekilde santral

kurulmasını, PTT’nin kurulmasını emretti, yapıldı. Başladık,

bu arada yapılırken PTT buradan gitmeye kalktı. Köye gitsin,

hizmet alamıyoruz, dedi köylüler. Allah rahmet etsin Veli beyi

direk telefonuyla aradım. ‘Sayın müdürüm buradaki PTT’yi gö-

türüyorlar. Halbuki bizim zarfımız, her şeyimiz burada, ekibi-

miz köyden almaya gidiyorlar.’ dedim. ‘Sen hemen bekle orada.’

dedi. Hemen telefonla buradaki baş müdürlüğü aradı ve öyle-

likle kaldı. Yoksa buradaki PTT şu andaki köye gidiyordu. Biz burada hizmeti oradan alacaktık.

Gelecektik, gidecektik o senelerde. Elektrikte ikide birde kesilir. Hatta trafo yenilenmesinde ko-

mitede beni orada görevli yaptılar. O arada çalışan ekiplerle burada gece saat 10’lara kadar çalış-

tırdık. Yemekleri burada ben kendi yemekhanemde verdim. Bu insanlarla yenilendi. Bir doğu ve