Previous Page  79 / 162 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 79 / 162 Next Page
Page Background

78

Belgeler ve Tanıkların Işığında DOSAB’ın 25 Yılı

Belgeler ve Tanıkların Işığında DOSAB’ın 25 Yılı

batı iki tarafta, birinden giderse birinden beslensin, birinden giderse birinden beslensin, diye

hatlar yenilendi o zamanlarda. Biz onları da yaşadık burada. Şimdi Allah’a şükür elektrikler ke-

silmiyor, biz UPS’yi iptal ettik. Allah’a şükür şimdi öyle bir şey yok. Hele hele şimdi santralımız

olacak inşallah. Oda olursa biz daha rahat edeceğiz.

Veli Bettemir ilk uyduyu Türksat-1’i atan adam. O aralar bizim yazlığa gelmişti, misafir

olarak. İstanbul’dan döndü. Bana da bir hediye getirmişti. ‘Al bak bu Türksat’ı attık. Oradan

geliyorum. Sana da bu hediye’ dedi. Unutmuyorum onu da.

1994 sonu, 1995 başı camiyi 26 ayda devreye koyduk. Seçim olmuştu. Seçimlerde ben cami

yapılmasıyla ilgili bir proje yaptırmıştım. Hazırda bekliyordu. Demirtaş’ta Halil Satık zamanın-

da, seçimleri kazanınca gittik. Cami yapmak istiyorum, dedim. Ben fabrikanın karşısına yapa-

yım, dedim. Burası çayırlık, orada bir 100-150 kişi namaz kılacak gibi.

Satık ‘Yok oraya yapma. Sen bir dernek kur. Seni Demirtaş’takilerin çoğu tanıyor. Gel sana

-şimdiki caminin mevcut olan yerde- meclis kararıyla , kimsenin bozamayacağı bir şekilde mec-

lis kararıyla sana bir yer vereceğim. 5950 m2, altı dönüme yakın. Ama bir tek şartla. Buraya

etrafına gelir getirici hiçbir şey yapmamak kaydıyla.’ dedi.

Dikkat ederseniz etrafı boştur. Bir tek yönetim binası var orada. Ve o şekliyle bize meclis

kararıyla verdi. Ben de derneği kurdum. Dernekteki arkadaşların hepsi de hayatta şu anda. Baş-

kan olarak 26 ayda, 30 Ağustos 1996’da ibadete, dispanserle beraber açtık. Aynı gün açılış yaptık.

O zamanki vali Orhan Taşanlar’dı. Bakan Nami Çağan geldi, açtı. Hem dispanseri açtı, hem

orayı açtı. İçeriye bir girdi, duruyorsa kulakları çınlasın, öldüyse Allah rahmet etsin. ‘Bu ne ka-

dar güzellik yahu. Bu ne kadar güzellik, ne kadar güzel olmuş. Elinize sağlık.’ dedi. Şöyle, böyle

bir mevzular oluşmuştu o zamanlarda. Nami Çağan’la da öyle bir görüşmemiz olmuştu. Hatta

arkadaşlar arasında da bir şey oldu. Ya dedi bir solcu bakan bak camiyi açtı. Ne mutlu dedim, işte

ne güzel sevaba erişti. O zaman öyle bir gülüşmüştük. Ve camimiz şu an son şekliyle 3000 kişiye

hizmet veriyor. Sanayimiz için. Böylece devam ediyoruz, gidiyoruz.

Şimdi bizim Yalova yolundan buraya girişte ışıklarımız yoktu. Yine bir toplantıda orada

ben öneri verdim. Para toplayarak kendimiz yapalım , karayolları yapmıyor. Yarın servislerimiz,

Allah korusun burada bir kaza yapar, kaza yaptığı anda da yaralımız ölümüz, olur. Buraya sinya-

lizasyonu biz yapalım.’ önerisinde bulundum. Allah rahmet etsin Karaer, nasıl yapacağız, dedi.

‘Para toplarız.’ deyince ‘Sen çık para topla.’ dedi. ‘Benim yetkim yok ver müdürü benim yanıma

toplayayım.’ dedim. Onunla beraber biz DOSAB’ta para toplamaya çıktık. Sağ olsun Fahrettin

Gülener ben iki elimi birden kaldırıyorum. İki defa para vereyim, dedi. Herkesten biz 15-20

günde parayı sinyalizasyon adı altında topladık. Belki söyleyen olmuştur, bunu. Ben de Mustafa

Beye ‘Mustafa abi böyle böyle para toplandı hazır. Niye gecikti, Karayolları?’ dedim. İşte karayol-

larında şöyle oluyor, böyle oluyor. Bir gün İtalya’daydım. Geldim baktım ki sinyalizasyon kurul-

muş. Aradan üç ay geçtikten sonra. Ondan sonra bir toplantının birinde de bir söz aldım. Böyle

böyle sinyalizasyon için parayı kısa zamanda topladık. Biraz uzun oldu ama eline sağlık hakkı

geçenlere teşekkür ederim, dedim. Öyle bir anım hiç unutmuyorum, iyi aklıma düştü, anlattım.”

Fahrettin Gülener, Demirtaş Sanayiciler Derneği’nin dokuz kurucusundan biri. Derneğin

yönetimlerinde çeşitli görevlerde bulundu.

Gülener, ayrıca bölgenin ilk fabrikalarından birinin de sahibi. Fahrettin Bey, Demirtaş Sa-