

Belgeler ve Tanıkların Işığında DOSAB’ın 25 Yılı
◀
79
Belgeler ve Tanıkların Işığında DOSAB’ın 25 Yılı
nayiciler Derneği’nin öyküsünü ve sonrasında da DOSAB’ın tarihsel gelişim sürecini şöyle ak-
tardı:
“Ben 1955 Kosova göçmeniyim. Babam sobacı Vehbi Usta’nın küçük yaşlardan itibaren
çıraklığını yaparak, metal kokusunu koklamayı öğrendim. 1968 yılı Tophane Sanat Enstitüsü,
Kalıpçılık Bölümü’nden mezun oldum. Türkiye’de ilk defa kurulan bu meslek dalının, bir de
üzerine ek olarak Konstrüktör Kalıpçı ünvanını taşıyorum. Daha sonra üniversite tahsili geldi.
Burada iki yıllık bir önlisans var. Bu önlisansın sonrasında hızlı bir askerlik süreci ve çok hızlı
bir hayata atılış merakı, isteği ve hevesi var.
Fahrettin Gülener
Rahmetli Hakkı Baykal’ın baba dostluğu sebebiyle kendisi ‘Ben de ortak olmak istiyorum.’
dedi. Yine rahmetlik olmuş benim büyüğüm Ersin Şener, o da bir kalıpçıdır. Üçümüz hayata
atıldık. Ancak kısa bir süre sonra ben kulvarımı ayırdım. Çünkü ayarsız bir koşu modelim vardı.
Çok bilinçli değildi. Ama çok aşırı hevesli, çok aşırı meraklı idi. Çok şükür büyük arızalarla kar-
şılaşmadan, iyi bir gelişme oldu. Ancak 70’li yılların o dalgalanma zamanları hızla geçti. 1983 yılı
Özal döneminde liberalizm akımı başladığında her şey değişti. Zaten mesleğimin o güne göre en
iyi yıllarındaydım. En iyi işleri yapanlardan biri idim, endüstride. Böylelikle 1983 yılının sonla-
rına doğru, Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’nde 15 dönümlük bir arsayı, 20 ay sonra başlamak
üzere iki yıl vadeyle almış bulundum. Bu bir şanstı ve 1984 yılının nisan ayında fabrikamın ilk
3 bin metrekarelik inşaatını yaptım. Bunun 1500 m2’sini ancak doldurabildim. 46 kişiyle geldim,
1,5 gün sonra 300 kişiye çıktım. 1984-85 derken bir anda fabrikalaşma sayısı çoğaldı. Benim bu-
raya geldiğimde köşe başında Zimaş vardı. Köy yolundan 500 metre içeriye girdiğimizde Eltim
vardı Kuzeye doğru 500 metre çıkmadan bile, işte o arada bir yerde ilk inşaatımı yaptım. Bir
İpragaz vardı, bir Fobaş boya atölyesi vardı. Endüstriyel kuruluş olarak 3. sırada yer aldım.
Ancak işimize o kadar bağlıyız ve etrafı göremeyecek gibi koşarak çalışıyoruz ki, her gün
yeni bir fabrika keşfediyorum. Bu yoktu, ne zaman oldu? Bu yoktu ne zaman oldu, derken 1986
yılının Mayıs ayı birinci haftası, öyle hatırlıyorum. Çarşamba günüydü diye düşünüyorum. Bu
26 sanayiciyi bir araya getirecek bir çağrıda bulundum. Neden birbirimizi tanımıyoruz? Selam
da vermiyoruz. Garip, garip insanlar topluluğu oluştu. Ben bundan bir rahatsızlık, bir noksanlık
duydum. Sönmez Holding’in 4 Mevsim isminde bir restoranı vardı. O günkü Bursa’nın prestijli